-Yakın Dönem Tarihihinden İbretlik Bir Anı-
Adını babası –Belki Timurlenk’ten dolayı TİMUR koymuştu.
Tarihte bilinen Aksak Timur’un namı ve şanı biliniyor. Aslında ön mahlası olan ‘’Aksak’’ şurdan gelir.
Timur küçükken çok yaramaz, haylaz ve sağa sola zarar ziyan veren biriymiş. Adeta bizim masallarımızdaki Siyabend gibi. Köylüler ve ahali elinden elaman eder, her defasında da gider onu babasına şikayet ederler.
Baba, nus eder. Rica minnet eder ama Timur aldımaz. O zaman baba da;
‘’Nush ile uslanmayanı etmeli tektir, tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir’’ der. Ve oğlu Timur’u bir güzel döver. Ayağı kırılır. Ve ogünden sonra ayağındaki bu problemden dolayı adı ve namı; ‘’AKSAK TİMUR’’ olur.
Yıllar sonra bizim Timur, komutan olur, kral olur ve tutar ‘’Dünyanın fatihi olacağım’’ der. Bu sefer şikayetçiler ülkelerin yöneticileri olur. Babasının kapısına dayanırlar. Babası,
‘’Bu daha çocukken rahat durmazdı. Ben dövdüm. Ayağını kırdım. Siz ayağına dua edin. Sağlam olsaydı nasıl olurdu varın orayı da siz düşünün,’’ der.
Burda Aksak Timur’a koca bir NOKTA koyalım.
Bizim Diyarbekirli Timur’un soyadı: FİDAN’dı.
Onun Aksak Timur’a benzeyen –isminden başka- benzer bir tarafı yoktu. En önemli farkı, sağlam bir dava ve ülkeye bağlılık inancı vardı.
Diyarbekir Zindanı’nı Vahşet yıllarında Timur Fidan da bizimle beraberdi. Direniyordu. Direniyor ama mahkemelerde savunma yapmıyordu. Savunma yapmaması ve savunma yapanları yanlız bırakması onun kanına dokundu. O da el kaldırdı. Hakim Emrullah Kaya,
-Nediyeceksin Timur?
-Komutanım ben de konuşmak istiyorum.
-Ne hakkında?
-Olaylarım hakkında.
-Peki gel bakayım.
Aslında Timur da taktik yapıyordu. ‘’Olaylar hakkında açıklama yapacağım’’ demese hakim ona söz hakkı vermez. Ve Timur konuşma kürsüsüne kararlı gitti.
Konuşmaya başladı. Her tarafı heyecandan titriyordu. Başladı davayı, mücadeleyi, Kürd halkını ve Kürdistan’ı anlatmaya. Aklına ne geliyorsa konuşuyordu. Ard arda soluklanmadan. Yangından mal kaçırırcasına. Hakim müdahele etti.
-Timur olaylara gel olaylara. Bırak Kürd’ü Kürdistan’ı. Peki sana bir soru: Bu Kürdistan’ın nerde? Hadi bana göster bakalım.
Timur durdu.
Canlı bir heykel oldu ama sağ ayağını hep esas duruşta yere vuruyordu. Sanki,
-Burda… Burda.. İşte burası Kürdistan’dır! Demek istiyordu. Demedi. Diyemedi. Ve askerler onu alıp götürdüler.
Timur’un bu hali bana çok dokundu. Çok zoruma gitti.
Son sözde aynı hakim Emrullah KAYA,
-Eee söyle bakalım Şükrü Efendi. Dilediğin gibi konuştun. Propagandanı yaptın. Her fırsatta sana söz hakkı verdim’’ dercesine,
‘’Sanık Şükrü Gülmüş’e soruldu: SON SÖZÜNÜ SÖYLE!..
Aslında benim bir değil birkaç SON SÖZÜM vardı.
1-Dünyada Korku var oldukça özgürlükte var olacaktır.
2-Zafer mümkün cesaret gereklidir.
3- Yaşasın bağımsızlık kahrolsun sömürgecilik..
4- Yaşasın PKK, yaşasın mücadelemiz.
Bunları yazılı olarak da savunmamda da yazmıştım. Son sözde konuşma yaptım ve genel tespit edilen sloganları attım. Attırdım. Bu alınmış bir karardı.
Timur’u unutmadım.
Hakim Emrullah Kaya’nın yüzüne, gözlerinin içine baba baka,
Bazı arkadaşlarımıza ‘’Kürdistan neresidir?’’ diye soruyorsunuz. Onun yanıtını ben veriyorum.
KÜRDİSTAN, Kürdlerin yoğunlukta ve çoğunlukta yaşadığı ülkenin adıdır. Kürdistan burasıdır!.. Diyarbekir’dir!
Siz bugün bizi ülkemizde yargılıyorsunuz. Lakin bir gün gelecek bizi burda yargılayamayacaksınız. Elinizi kolunuzu salayarak gezemiyeceksiniz. Bir gün siz ülkemizden kovacağız.
Silahla geldiniz ve silahla sizi göndereceğiz.
Ondan sonra tüm tutsaklar bana katıldı. Heyet adeta kaçarcasına salonu terk etti. Ogün tarihi bir gündü.
İşte şimdi Tumur Fidan’dan sonra Osman Baydemir’’e ‘’Kürdistan neresi?’’ diye soruluyor.
Aranan yerde (TBMM)’inde yüreklerde bile Kürdistan olmaz. Orda bulunanlarda Kürd ve Kürdistanî ruh olmaz. Kürdistan ahırlarda değil, meydanlarda haykırılır. Zindanlarda ve Kürdistan adını adına alan kesinlikle ‘’Ölüm Gömleği’’ni giymeli ve giyebilmelidir.
Baydemir bir şowmendir!.
Yanar dönerdir.
Yanlış yerde yanlış söz söylüyor.
Karındaşı ve karındaşları arkadaşları Kürd ve Kürdistan’a rahmet okurken, onun afra tafra atmasının anlamı yoktur. O daha önce ‘’Zirtole’’ fırçasıyla bitirildi. Tabutluklardan ses gelebilir ama umud olamazlar.
Ceza verilmiş. Meclisten atılmış.
Bence oh olmuş.
Bu ne turşu bu ne perhiz.
Hele de bence en büyük ceza MAAŞ’larına SON, demeleri İDAM fermanıdır.
Hem meclislerinde Kürdistan diyeceksin hem onların milletvekili olacaksın, hem de maaaş alacaksın.
Bu Urfalı Mihê’nin,
‘’Hem Açlıx Gırevi de yaparıx hem de çiğ köftemizi de yerix’’ diyen adama benzedi Osman Baydemir. Urfa’da çok kalmaktan mı böyle oldu?
Ben sanmıyorum.
Son olarak, ‘’KÜRDİSTAN NERDE?’’ tartışmasına vesile olduğu için kutlarım kendisini.
13.12.17
Xoca